Sıcaklık Çok Artarsa Ne Olur? – Gezegenimizin bu kötü gidişatını ve durumun ciddiyetini Hubert Reeves’in Yeryüzünün Acısı kitabında bahsettiği Üç felaket senaryosuyla anlamaya çalışalım, dünya genelinde onlarca yıldır yapılan araştırmalar durumun çok kritik olduğunu gösteriyor. İnsanoğlu olarak görmezden geldiğimiz en acı şey gezegenimizin bu ateşli hastalığı olacaktır.
Konuyla ilgili video izlemek isteyenler için;
Çöl senaryosu:
2100 yılına gelindiğinde, sıcaklık 10 °C daha yükselmiş olursa, yeryüzünün alacağı görünüm bu olacak(Çölleşmiş Dünya!) Alanları şimdiden hızla genişleyen çölümsü bölgeler, gittikçe daha geniş yüzeylere yayılacak ve yeryüzünde, ekilebilir arazilere oranla çok daha büyük yer kaplıyor olacak. Fauna ve Flora sıcaklığın daha elverişli olduğu kutup bölgelerine doğru kayacak. Daha aşağı enlemlerde yaşamayı sürdürebilecek canlılar, sadece çöl iklimine uyum sağlayabilenler olacak (Böcekler, dayanıklı bitkiler). Geçiş süreci, hayvanların ve bitkilerin değişime uyum sağlamasına olanak tanımayacak kadar hızlı gerçekleşecek. Öte yandan Grönland ve Antarktika’daki buzların erimesi sonrasında su hacminin artması, okyanus seviyelerini yüzlerce metre yükseltebilecek ve denize yakın bölgelerdeki birçok yerleşim birimi sular altında kalacak, oturulabilir alanlar yine azalmış olacak..
Gayzer senaryosu:
Şimdi de sera gazlarının ortaklaşa yaratacakları ısınmanın etkisiyle sıcaklığın onlarca derece arttığını düşünelim. Örneğin 60-70 °C’ye çıkarsa neler olur? Çok hücreli tüm organizmaların ölümüne kesin gözüyle bakılabilir. Hatta böceklerin bile. Yeryüzünden silinen türlerin sayısı, daha önce yaşanan yok oluşlarınkinden çok daha fazla olur. Hayatta kalanlar arasında dikkate değer tek istisna bakteriler olur. Bakteriyel canlıların gösterdiği direnç, çağdaş biyolojinin en büyük keşiflerinden biridir. Son derece elverişsiz koşullar altında, şaşırtıcı biçimde yaşamını sürdürebilen bakteri çeşitlerine “ekstremofil” denir. Bu canlılar, asit, alkali ve tuzluluk oranı ile radyoaktiflik değeri en yüksek olan ortamlarda bile hayatta kalmayı başarabilir. Suyun kaynama noktasında (100°C) yada buzun erime noktasına (0°C) yakın sıcaklıklarda canlılıklarını korurlar. Buna göre, çok hücreli organizmaların (bitkilerin ve hayvanların) henüz ortaya çıkmamış oldukları dönemlerde yer yüzüne hakim olduğu düşünülen yaşam biçimi yeniden kurulacak. Biyoloji tarihinde kronolojik olarak yaklaşık bir milyar yıl geri gidilecek. Bu hipoteze göre, insanın zarar verici davranışları, astrolojik ya da jeolojik hiçbir etkinliğin daha önce gerçekleştirmediği kadar büyük bir olay ortaya çıkarmış olacak: yaşamı bakteriler düzeyine, tek hücreli aşamasına geri döndürecek..
Venüs senaryosu:
Üçüncü senaryo ilk ikisinden daha büyük bir felaketi anlatıyor.. sıcaklığın 100 °C’nin üstüne çıkması durumunda neler olacağı üzerine kurulu. Bu senaryonun adı “Venüs senaryosu”. Sabah ya da akşam saatlerinde gökyüzünde parlayan büyüleyici çoban yıldızını izlerken bu senaryoya tanıklık ediyoruz. Ama aslında parıltılarıyla bize kara bir mesaj gönderiyor, korkutucu bir uyarıda bulunuyor. Venüs bütünüyle çorak. Uzay araştırma araçlarıyla yakından incelendiğinde, yüzeyinin tam bir cehennem olduğu görülüyor. Sıcaklık 460 °C. Sülfürik asit yağmurları yağıyor. Öte yandan Venüs, yeryüzünün ikizi gibidir. Kütleleri, güneşle aralarındaki mesafe ve içerdikleri karbon miktarı hemen hemen aynıdır. Ama atmosferleri tümüyle farklıdır. Venüs’ün atmosferi oluşturan karbondioksit gaz, bu güçlü sera etkisini oluşturuyor. Bildiğimiz anlamda hiçbir yaşamın oluşması mümkün değil. Venüs senaryosu, gezegenimiz yüzeyindeki karmaşık kozmik yapının oluşması süreci içinde 4 milyar yıl geri gidilmesi durumunu anlatır.
İlginizi Çekebilir: Yıldızların Sıcaklıkları Nasıl Ölçülür?
No Comments